Turnuvanın başından bu yana oynanan futbola bakarak iki takımı öne çıkarıyordu otoriteler. İspanya ve ev sahibi Almanya… Kaderin bir cilvesi olarak çeyrek finalde karşı karşıya geleceklerdi.
İspanya’nın artık geleneksel hale gelen pas futbolunu biraz daha çeşitlendiriyordu Luis de la Fuente. Almanların da hızlı çıkışları Musiala’yı kahraman düzeyine getirmişti. Nagelsmann, İspanyolların pas trafiğini engellemek için sertlik dozunu arttırmıştı. Tabii Anthony Taylor gibi Premier Lig sertliğini seven bir hakem de onun ekmeğine yağ sürüyordu.
Bir de üstüne İspanya’nın yıldız orta sahası Pedri, erkenden sakatlandı. Ama daha da ilginci, yerine giren Dani Olmo onu aratmadığı gibi bir de gol attı. Gecenin sonunda yaptığı asist, sonucu belirledi.
Almanya aslında hücumda önemli fırsatlar da buldu. Havertz yakaladıklarını gole çeviremedi. Sonunda Wirtz, maçı uzatan golü attı.
Uzatma bölümünün ilk yarısında İspanya yaptığı değişikliklerle oyundan düştü. Oyuna hakim olan, pozisyon üreten Almanya’ydı. Ama futbol bu… Son dakikada Merino’nun kafası, ev sahibini eledi.
Toni Kroos için değişik bir gündü. Son maçı olabilecek karşılaşmanın başlarında atılabilirdi. Sonrasındaki gayreti onun adına son maç anısı olarak kalacak.
İspanya, turnuvanın en büyük favorisi. Ancak kalan olası iki maçında iyi oynarken bile gol bulmakta zorlanırsa büyük hayal kırıklığı yaşarlar. Morata atmakta zorlandığı için Williams, Yamal gibi etkili oyuncuların tabela yapması şart.